Ahşap
oymacılığı, tahta levhaları istenilen şekilde kesip oymak şeklinde
tanımlanabilir. Oymak tabiri bir yeri oyarak derinleştirmek veya kazımak
manasına gelir. Öteden beri manası karıştırılarak yüzeyi düz bırakılmak
suretiyle kesilen şekillere de oyma denilmesi yanlıştır. Fransızca bu işe
“de’copaqe” yani etrafını keserek boşaltılmak denir. Türkçe’de oyma denildiği
zaman ağaç üzerine kalemle oyularak yapılan kabartılma ve müşebbek işler
anlaşılır.
Ayrıca seçilen ağaçlarda incelik, kalınlık ve ağacın damarlarının (liflerinin) akış istikametine, üzerindeki beneklerin küçüklük ve büyüklüğüne, açıklık ve koyuluk rengine de önem verilirse yapılan oyma işini göze daha hoş görülür.
Ayrıca seçilen ağaçlarda incelik, kalınlık ve ağacın damarlarının (liflerinin) akış istikametine, üzerindeki beneklerin küçüklük ve büyüklüğüne, açıklık ve koyuluk rengine de önem verilirse yapılan oyma işini göze daha hoş görülür.
Halbuki bir
şeyin sathı düz kalmak suretiyle etrafı ve içi kesilerek yapılan şekillere oyma
demek manayı karıştırır ve o işin ne tür bir iş olduğunu layıkıyla anlatmaz.
Oymalı bir masa denildiği zaman kabartma tezyinatlı bir masa anlaşılır. Kesmek
tabiri ise işi hakkıyla ifade etmez. Bir şeyi ortasından biçmek ve parçalara
ayırmaya da kesmek denir. Bu sebeple etrafı ve yalnız şekli kesmek suretiyle
yapılan tezyini işlere kesme tabirinin kullanılması münasip olur. İnce tahta
işlere sadece kesme oymalı veya mukatta oyma demek lazım gelir.Ormanda
büyüyen bir ağacın kesildikten sonra bittiği düşünülen hayatı, yeniden başlar
ahşap oymacılığı sanatı ile...Parçalara
ayrılır, kesilip, biçilir, yeni hayatında, yeni şeklinde yeni görevler
üstlenir. İnsanlara beşik olur, kucaklayan koltuk olur, yatak, çerçeve, sandık
olur. Son yolculuğunda bile eşlik eder insanoğluna…Ahşap
süsleme ve oymacılığı işte bu aşamada ortaya çıkar, bazen iç içe desenler bazen
çok sade desenler bazen bir tokmak ve oyma kalemi ile bazen de bir çivi
üzerinde iz bırakacak her şey ile yapılabilir.Hayal
gücümüzün, fiziki imkan ve kabiliyetlerimizin el verdiği ölçüde kendimizi ifade
etmenin, duygularımızı anlatmanın bir yoludur ahşap oymacılığı…
TARİHÇESİ
Şekil verilmesi kolay bir malzeme olduğundan ahşaba şekil verme sanatı çok eski çağlara dayanmaktadır. Ahşaptan şekillendirilmiş heykellere Mısır'da piramitlerde de rastlanmıştır.Türk tarihinde Türkmenistan'da rastlanan bu sanat, İslami motiflerle birleşerek Endülüs’e, Asya, Avrupa, Afrika kıtalarına yayılmıştır. Şu anda Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerde de ahşap motiflere sıklıkla rastlanılmaktadır.Yapılan araştırmalarda Orta Asya’da yaşayan Türklerin heykel ve oyma süslemeler eserlerine rastlanmıştır. Bu eserlerde Çin ve Hint sanatının izleri görülmektedir. Ancak İslam dininin heykeltıraşlık sanatına müsaade etmemesi, Müslümanlar ve Türkler arasında ahşap oymacılığı sanatında ilerlemelerine yol açmıştır.Türklerin Müslümanlığı kabul etmelerinden sonra oyma sanatı daha çok Türkistan’da gelişim göstermiştir. Sonraları Büyük Selçuklu Devleti’nin hakim olduğu ülkelerde meydana getirdikleri mimari eserlerin tezyinatında da oyma işçiliğine geniş yer verilmiştir Oyma sanatı özellikle Türkmenistan' da uzun yıllar kalıcı olmuştur. Daha sonra Selçuklular saray, cami, mescid ve külliye gibi yapılarda süsleme amaçlı olarak kullanmışlardır.Anadolu Selçukluları devrinde çini tezyinatına önem verilmekle beraber, oyma sanatı da önemini muhafaza etmiş ve Erzurum, Harput, Beyşehir, Konya gibi büyük merkezlerde bu sanatın en güzel örnekleri meydana getirilmiştir. Yalnız bu devirde tezyini motiflerine sas karakterlerini çini süslemelerinde olduğu gibi daha ziyade geometrik şekiller teşkil etmiştir.
TARİHÇESİ
Şekil verilmesi kolay bir malzeme olduğundan ahşaba şekil verme sanatı çok eski çağlara dayanmaktadır. Ahşaptan şekillendirilmiş heykellere Mısır'da piramitlerde de rastlanmıştır.Türk tarihinde Türkmenistan'da rastlanan bu sanat, İslami motiflerle birleşerek Endülüs’e, Asya, Avrupa, Afrika kıtalarına yayılmıştır. Şu anda Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkelerde de ahşap motiflere sıklıkla rastlanılmaktadır.Yapılan araştırmalarda Orta Asya’da yaşayan Türklerin heykel ve oyma süslemeler eserlerine rastlanmıştır. Bu eserlerde Çin ve Hint sanatının izleri görülmektedir. Ancak İslam dininin heykeltıraşlık sanatına müsaade etmemesi, Müslümanlar ve Türkler arasında ahşap oymacılığı sanatında ilerlemelerine yol açmıştır.Türklerin Müslümanlığı kabul etmelerinden sonra oyma sanatı daha çok Türkistan’da gelişim göstermiştir. Sonraları Büyük Selçuklu Devleti’nin hakim olduğu ülkelerde meydana getirdikleri mimari eserlerin tezyinatında da oyma işçiliğine geniş yer verilmiştir Oyma sanatı özellikle Türkmenistan' da uzun yıllar kalıcı olmuştur. Daha sonra Selçuklular saray, cami, mescid ve külliye gibi yapılarda süsleme amaçlı olarak kullanmışlardır.Anadolu Selçukluları devrinde çini tezyinatına önem verilmekle beraber, oyma sanatı da önemini muhafaza etmiş ve Erzurum, Harput, Beyşehir, Konya gibi büyük merkezlerde bu sanatın en güzel örnekleri meydana getirilmiştir. Yalnız bu devirde tezyini motiflerine sas karakterlerini çini süslemelerinde olduğu gibi daha ziyade geometrik şekiller teşkil etmiştir.
Abanoz,
ceviz, elma, armut, sedir, gül ağacı, çam vb. gibi ağaçlar üzerine oyma, kakma,
boyama, çatma (kündekari) ve çakma (kafisi işi) gibi tekniklerle bezenmiş ahşap
örnekleri Selçuklu Dönemi’nde bu alanda üstün bir düzeye ulaşıldığını ortaya
koymaktadır. Düz satıhlı derin oyma, yuvarlak satıhlı derin oyma, eğri kesim,
şebekeli oyma (ajur) gibi oyam teknikleriyle süslenmiş parçalar; düz satıhlı
kakma ve kabartmalı kakma gibi kakma ve kabartmalı kakma gibi kakma
teknikleriyle dekore edilmiş örnekler, düz yüzeyli boyama, kabartmalı yüzeyli boyama
gibi boyama teknikleri ve kündekari, yalancı kündekari gibi çatma teknikleriyle
yapılmış eserler her tekniğin zengin bir repertuar bulunduğuna işaret
etmektedir.
Bıçak,
yüzeyden zemine doğru dik tutarak çalışılan düz satıhlı derin oyma, bıçak
kullanarak serbest el hareketleriyle uygulanan ve yüzeyin yuvarlak olmasına
özen gösterilen yuvarlak satıhlı derin oyma, yüzey daha derin oyularak zeminin
belli parçaları çıkarılarak yapılan, dantel görünümü veren şebekeli derin oyma
(ajur) ile bezenmiş paçalar ustaların el maharetini belgelemektedir.Osmanlı
İmparatorluğu zamanında ise ağaç oyma sanatı en yüksek seviyesine ulaşmıştır.
Rumi ve hatai dediğimiz çiçek, nebat ve hayvanların stilize edilmesinden
meydana gelen tezyini motifler kullanılmıştır. Mimari eserlerin iç ve dış
kısımları bu sanatın ustaları tarafından bezenmiştir.Başlıca
uygulama alanları da cami ve türbelerin mihrab ile minberleri, cami ve
medreselerde kullanılan rahleler,Kral tahtları, mezar taşları, kapı, pencere,
dolap kapakları,iskemleler, mücevher kutuları, ahşap beşikler,sofra
altlıkları,oyma bezemeleri, çeşmeler, sandıklar olmuştur. Evlerde kullanılan
çekmece, sandık gibi eşyaların süslemelerini, çeşitli mimari eserlerin iç
kısımlarına yazı yazan hattatların yazılarını tahta üzerine tatbik edenler de
bu sanatın üstatlarıdır.Osmanlı
İmparatorluğu devrinde tahta oymacılığına naht denirse de bu sanatın erbabına
izafe edildiği söylenen “nahhât” tabirine kadim ehl-i hiref defterlerinde ve
diğer kayıtlarda tesadüf edilmemiştir. Bu sebepten ağaç oyma sanatkarlarına
hususi bir isim verilip verilmediğini bilmiyoruz. Türk oymacıları eserlerinde
malzeme olarak en ziyade şimşir, ıhlamur, meşe ve ceviz ağaçlarından
yararlanmışlardır.19.Yüzyılda
ahşap oyma sanatının kullanımı yaygınlaşmıştır. Bitlis, Bursa, Gaziantep,
İstanbul (Beykoz), ve Zonguldak gibi illerde ahşap ağırlıklı malzeme kullanılan
sektörler ortaya çıkmıştır.Günümüzde
ise, ahşap oyma ustalığı gün geçtikçe azalmış, cami minberlerinde kullanılan
ahşap oymaların yerini, usta azlığından boyalı desenler almıştır. Anadolu'nun
bazı yerlerinde çok az sayıda kalmış ustalar tarafından icra edilmekte, bazı
üniversitelerin heykel bölümlerinde ilgi toplamaktadır. Ayrıca Tarım ve
Köyişleri Bakanlığına bağlı Düzce El Sanatları Eğitim Merkezi'nde çalışmalar
vardır.YAPILIŞI Tahta Seçimi;Ağaç
oymacılığı kolay ve masrafsız yapılabilen bir sanattır. Öncelikle tahta seçimi
yapılır. Tahta seçiminde ağacın genel özelliklerine göre çeşitli faktörler
etkindir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:1- Ağaçların
sertlikleri, ağırlıkları bir birinin aynı değildir.2- Bir kısım
ağaçlar kolay kesilir, rendelenir ve boyanır.3- Bir kısım
ağaçlar çabuk bükülür ya da bükülmez.4- Bazı
ağaçların üzerleri pürüzlenir, tiftiklenir.Ayrıca
seçilen ağaçlarda incelik, kalınlık ve ağacın damarlarının (liferinin) akış
istikametine, üzerindeki beneklerin küçüklük ve büyüklüğüne, açıklık ve koyuluk
rengine de önem verilirse yapılan oyma işini göze daha hoş görülür.Kıl
Testerenin Kullanılışı;Tahtaya
çizilen motifin çevre kesiminin dışında kalan yerlerin kesim işlemi gayet
kolaydır. Ancak motifin iç kısımlarında kalan yerleri kesebilmek için kıl
testerenin geçebileceği kadar bir deliğin açılması icap eder.El matkabı
yardımı ile delik açılır. Kıl testeresi buradan geçirilip iyice gerdirilerek
hazırlamış olan testere, kolu dik tutulmak suretiyle kesim işine hazırlanır.Testerenin
dik tutulabilmesi için;a-
testerenin öne yatık olmamasına,b-Testerenin
arkaya doğru yatık olmamasına,c-Testerenin
sağa ve sola yatık olmamasına,d-Testerenin
el ile tutulan sapın üst mengenenin kesim yüzeyine düşey olmasına,e-Testerenin
arka gövde kısmının kola temas etmesine,f- Omuzdan
dirseğe kadar olan kol kısmının vücuda yapışık olmasına,g-Dirsekten
elimize kadar olan kısmın yukarı ve aşağı muntazam bir şekilde hareket
ettirilmesine dikkat etmek gerekir.Tahtanın
kesimi sırasında testerenin gerek tahtanın sertliğinden ve gerekse testerenin
kullanma şekil hatasından dolayı bir ısınma meydana gelir. Isınmadan ötürü
testerenin hareketi ede olmadan ağırlaşır. Bu ağırlaşmanın önüne geçmek için
dolayısıyla elin hareket sahasını genişletmek maksadı ile tezgaha veya masaya
sıkıştırılabilecek V harfi şeklinde yardımcı yedek tezgaha ihtiyaç
duyulabilecektirTÜRLERİAğaç
oymacılığını kesme oyma, yüzey oymacılığı ve tabii şekil oymacılığı diye 3
grupta inceleyebiliriz.
1. Kesme Oyma (Düşey Kesme)(Dekupe):Bu tür çalışmalar bir masif veya kontraplağın her iki yüzeyinin aynı düşeyde kesilerek çıkartılmasıdır.Keserek oymaya örnek; tuğra, sandalye sırtı vb.Belli bir kalınlıktaki parça üzerine çizilen bir süslemenin kıl testeresi, fare kuyruğu testere, dekupaj testeresi ile boşaltarak yapılır. Kafes yanları, ud göğüs tahtasının ses deliği örtüsü, dolap ve bazı mobilyalarda süslü çerçeve yüzeyleri yapımında kullanılır.Bu parçaların yüzü düz kalabildiği gibi tekrar üslubuna uygun oyulur. Testere ile boşaltılarak yapılan bu oymalı şekiller bir yüzeye yapıştırılıp kullanılırsa bu parçanın ismi aplik, (Üstten yapıştırma) çalışma üslubuna aplike denir. Aplike kolay bir çalışma usulüdür. Aplik yapılacak resmin derinliği belirtilir, şekil kağıt üzerinden ağaç yüzeyine kopya edildikten sonra dış ve orta kısımlarından çıkacak kısımlar uygun testere ile boşaltılır. Aynı aplik parçadan fazla lazım ise testerenin keseceği miktar kadar parça, aralarına kağıt konularak tutkallanır. Tutkal kuruduktan sonra kesilir. Dikkatli yapılırsa birleştirme işi tel çivi ile de yapılır.Kesilen parçalar bıçak veya düz kalemle ayrılır. Altlarındaki kağıtlar temizlenir. Parçaların kullanılacak yüzeyleri işaretlenir. Çalışabilecek ölçüde bir ağaç üzerine bir ambalaj kağıdı tutkallanır. Buraya parçaların altlarını fazla dışarıya çıkmayacak şekilde tutkal sürülüp daha önce işaret edilen yerlere konur. Dikkatlice bir parça ile üzerinden sıkılır. Tutkal kuruduktan sonra kenara taşan tutkallar temizlenir ve işlenir. Zımpara ve cila yapılacaksa bunlar tamamlanır. Keskin sivri bir bıçak veya düz kalemle kaldırılır. Altları temizlenip lüzumlu yerlere tutkal veya çivilerle tespit edilir.
2. Yüzey Oymacılığı (Rölyef):Ağaç yüzeyinden yalnız yapılacak motif veya şeklin ana hatlarıyla belli bir hareket vermek için kullanılır. Üçgen veya U kalemiyle yapılabilir. Bu çalışma cilalı, boyalı bir yüzeye yapılabildiği gibi ham bir yüzeyde işlendikten sonra gerekli boya-cila yapılmak suretiyle tamamlanır. Gerekirse bu kalem çizgileri (Kanalları) renkli boya, yaldız v.b. ile değişiklik yapılabilir.İki şekilde incelenir:a-Alçak yüzey oymacılığı (Alçak kabartma):Derinliği dış yüzeyden üç dört mm’yi geçmeyen rölyeflerdir. Yapılacak motif-yaprak kenar süsü vesaire belli bir üslubun ana hatlarını kaybetmeden yapılmalıdır. Aksi taktirde çalışma tarzı şahsiyetsiz bir sonuç vermesi her an mümkündür. Temizlenmesi kolay ve cilalandıktan sonra kibar görünüşü sayesinde her zaman tatbik edilen bir tarzdır. Derin olmayan oyma aralarındaki tozların daha kolay temizlenmesinden dolayı ayrıca tercih edilme imkanı sağlar.b-Yüksek yüzey oymacılığı (Yüksek kabartma): Sandık üzeri, koltuk işlemesi gibi rölyeflendirmeler.Alçak yüzey çalışmalarının daha derin ve hareketli bir tarzıdır. İşlenen motifler daha canlıdır. En karakteristik örneği 19. yüzyılda meydana gelen gotik sitilinde görülür. Bu gün bu üslupla çalışmalar yapmak pek pahalıya mal olacağı gibi kullanış itibariyle de oldukça güçtür.
Derin süsler arasında biriken tozları devamlı olarak temizlemek ağacın çeşitli yönlerden işlenmesi ile mukavemetini oldukça azalmış olacağından çok dikkatli kullanmayı gerektirir.
1. Kesme Oyma (Düşey Kesme)(Dekupe):Bu tür çalışmalar bir masif veya kontraplağın her iki yüzeyinin aynı düşeyde kesilerek çıkartılmasıdır.Keserek oymaya örnek; tuğra, sandalye sırtı vb.Belli bir kalınlıktaki parça üzerine çizilen bir süslemenin kıl testeresi, fare kuyruğu testere, dekupaj testeresi ile boşaltarak yapılır. Kafes yanları, ud göğüs tahtasının ses deliği örtüsü, dolap ve bazı mobilyalarda süslü çerçeve yüzeyleri yapımında kullanılır.Bu parçaların yüzü düz kalabildiği gibi tekrar üslubuna uygun oyulur. Testere ile boşaltılarak yapılan bu oymalı şekiller bir yüzeye yapıştırılıp kullanılırsa bu parçanın ismi aplik, (Üstten yapıştırma) çalışma üslubuna aplike denir. Aplike kolay bir çalışma usulüdür. Aplik yapılacak resmin derinliği belirtilir, şekil kağıt üzerinden ağaç yüzeyine kopya edildikten sonra dış ve orta kısımlarından çıkacak kısımlar uygun testere ile boşaltılır. Aynı aplik parçadan fazla lazım ise testerenin keseceği miktar kadar parça, aralarına kağıt konularak tutkallanır. Tutkal kuruduktan sonra kesilir. Dikkatli yapılırsa birleştirme işi tel çivi ile de yapılır.Kesilen parçalar bıçak veya düz kalemle ayrılır. Altlarındaki kağıtlar temizlenir. Parçaların kullanılacak yüzeyleri işaretlenir. Çalışabilecek ölçüde bir ağaç üzerine bir ambalaj kağıdı tutkallanır. Buraya parçaların altlarını fazla dışarıya çıkmayacak şekilde tutkal sürülüp daha önce işaret edilen yerlere konur. Dikkatlice bir parça ile üzerinden sıkılır. Tutkal kuruduktan sonra kenara taşan tutkallar temizlenir ve işlenir. Zımpara ve cila yapılacaksa bunlar tamamlanır. Keskin sivri bir bıçak veya düz kalemle kaldırılır. Altları temizlenip lüzumlu yerlere tutkal veya çivilerle tespit edilir.
2. Yüzey Oymacılığı (Rölyef):Ağaç yüzeyinden yalnız yapılacak motif veya şeklin ana hatlarıyla belli bir hareket vermek için kullanılır. Üçgen veya U kalemiyle yapılabilir. Bu çalışma cilalı, boyalı bir yüzeye yapılabildiği gibi ham bir yüzeyde işlendikten sonra gerekli boya-cila yapılmak suretiyle tamamlanır. Gerekirse bu kalem çizgileri (Kanalları) renkli boya, yaldız v.b. ile değişiklik yapılabilir.İki şekilde incelenir:a-Alçak yüzey oymacılığı (Alçak kabartma):Derinliği dış yüzeyden üç dört mm’yi geçmeyen rölyeflerdir. Yapılacak motif-yaprak kenar süsü vesaire belli bir üslubun ana hatlarını kaybetmeden yapılmalıdır. Aksi taktirde çalışma tarzı şahsiyetsiz bir sonuç vermesi her an mümkündür. Temizlenmesi kolay ve cilalandıktan sonra kibar görünüşü sayesinde her zaman tatbik edilen bir tarzdır. Derin olmayan oyma aralarındaki tozların daha kolay temizlenmesinden dolayı ayrıca tercih edilme imkanı sağlar.b-Yüksek yüzey oymacılığı (Yüksek kabartma): Sandık üzeri, koltuk işlemesi gibi rölyeflendirmeler.Alçak yüzey çalışmalarının daha derin ve hareketli bir tarzıdır. İşlenen motifler daha canlıdır. En karakteristik örneği 19. yüzyılda meydana gelen gotik sitilinde görülür. Bu gün bu üslupla çalışmalar yapmak pek pahalıya mal olacağı gibi kullanış itibariyle de oldukça güçtür.
Derin süsler arasında biriken tozları devamlı olarak temizlemek ağacın çeşitli yönlerden işlenmesi ile mukavemetini oldukça azalmış olacağından çok dikkatli kullanmayı gerektirir.
* -Düz
Satıhlı Derin Oyma : Bu grup ahşaplarda ahşap yüzeyi aynı seviyede düz bir
satıh teşkil eder. Motifler satıhtan derin oyma ile belirtilmiştir. Aynı eserde
bazı motiflerin bu teknikte, bazılarının da daha sonra tanıtılan “yuvarlak
satıhlı derin oyma” ile işlendiğinin örnekleri boldur. Ankara Alaaddin minberi
ön cephesi kapı köşelikleri, (1197-98) , Malatya Ulu Camisi minberi (13. Asır),
Kayseri Ulu Camisi minber kapısı rozetleri (1205), Amasya Burmalı Minare
Camisinin minber kitabesi (13. Asır), Ankara Hacı Bayram Veli Türbesi kapısı
(15.Asır), Akşehir Kileci mescidi pencere kapakları (14-15. Asır) İlisra Ulu
Camisi iç kapısı (14.Asır), Ankara Ahi Şerafettin Sandukası (1350) bu tekniğe
ait örnekler sunmaktadır.*-Yuvarlak
Satıhlı Derin Oyma: Bilhassa kitabelerde, yazılarda, arabesk dekorda, çok
zengin bir görünüş kazandıran ve en yaygın grup olan bu ahşap işçiliğinde
reliefler engebeli yuvarlak bir satıh meydana getirmek üzere işlenmiştir. Bazı
örneklerde kabartmalar çok yüksektir ve ajur işçiliği etkisini verir. İslam
sanatında ilk bol örneklerini 11. asır Fatimi ahşap işçiliğinde gördüğümüz
Anadolu’da her devir ve bölgede, çeşitli tip malzemede kullanılan yuvarlak
satıhlı derin oyma tekniği için şu örnekleri sayabiliriz. Siirt Ulu camisinin
minberi yazıları (13. Asır başı), Ankara Kızılbey Camisi kapısında (13.Asır),
Kızılbey Camisi tahtı (3.Keyhüsrev 1264-83 Ankara Etnografya Müzesinde), Ankara
Aslanhane camisi minberi kapı yanları (1289), Divriği Ulu Camisi Minberi
yazıları (1228-29), Kaykavus rahlesi (İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesi),
Birgi Ulu Camisinin pencere kanatlarından bazıları.*- Çift
Katlı Rölyef Tekniği: Bilhassa kitabelerde, yazılarda kullanılan ve çok zengin
bir görünüşü olan bu teknikte daha önce bahsi geçen iki relief tekniği bir arada
kullanılmıştır. Genellikle altta kalan, arabeskler veya spiraller meydana
getiren dekor düz satıhlı derin oyma ile, üstteki yazı dekoru ise yuvarlak
satıhlı derin oyma ile işlenmiştir. Ankara Alaattin Camisi minberi kitabesi
buna göre güzel bir örnek teşkil eder.
*- Eğri Kesim Tekniği (Mail Kesim Tekniği): Avrasya menşeli olan ve Orta Asya İskit ahşap, metal, kemik işçiliğinde gelişen bu teknik Samarra’daki Türk askerleri kanalıyla 9.asır Abbasi ahşap ve alçı işçiliğinde, 11. asır Gazne ahşap işçiliğine girerek İslam sanatına intikal etmiştir. İran Selçuklularının alçı, Anadolu Selçukluların da figürlü taş işçiliğinde çok görülen bu teknik, Anadolu ahşap işçiliğinde daha ziyade erken örneklerde stilize yarım palmet motifleriyle dikkatleri çeker. Bu teknikte reliefli satıhlar derine birbirini kesen satıhlara iner. Ermenek Sare Hatun (12.Asır) minberlerinde yan aynalıklardaki geometrik kafesin iç dolguları Aksaray Ulu Camisi minberinde pabuçluk kısmının etrafındaki bordürde ucu volütlü yarım palmetlerin teknikte işlendiği dikkatleri çeker.Abbasi halifelerinden 9. asırda kurduğu Samarra şehri stuk tezyinatının büyük bir kısmında görülen ve Orta Asya hayvan üslubunun tekniği olduğu için Samarra’da önemli bir unsur teşkil eden rağbet bulmuştur. Prof..R. Ettinghausen, ilgi çekici ve etraflı bir teknik yazısında, mail kesimin Irak, Suriye, İran, Mısır, Filistin, Afganistan, Anadolu ve Kuzey Afrika’da 10-14, asra kadar uzanan çeşitli örneklerini göstermiştir. Bu üslubun geçirdiği safha ve değişimleri de izah etmiştir. Prof. Ettinghausen Anadolu’dan örnek olarak, bugün Ankara Etnografya müzesinde bulunan Malatya Ulu Camii Mimberini vermektedir.Malatya Ulu Camii Mimberine birkaç Anadolu mimberini daha katmak mümkündür. Samarra mail kesim üslubunu en saf bir şekilde aksettiren ve sathi işleniş, motifler arasında meydana gelen tamamlayıcı şekillerle bu üsluba en yakın örnek ise, şimdilik taş üzerinde tek örnek olarak bilinen Konya Surunun şöhretli (melek) figürlerinin başındaki taçtır. Bu desende zemin diye bir şey kalmamıştır. Zemin tamamlayıcı şekiller halinde desene katılmıştır.
*- Eğri Kesim Tekniği (Mail Kesim Tekniği): Avrasya menşeli olan ve Orta Asya İskit ahşap, metal, kemik işçiliğinde gelişen bu teknik Samarra’daki Türk askerleri kanalıyla 9.asır Abbasi ahşap ve alçı işçiliğinde, 11. asır Gazne ahşap işçiliğine girerek İslam sanatına intikal etmiştir. İran Selçuklularının alçı, Anadolu Selçukluların da figürlü taş işçiliğinde çok görülen bu teknik, Anadolu ahşap işçiliğinde daha ziyade erken örneklerde stilize yarım palmet motifleriyle dikkatleri çeker. Bu teknikte reliefli satıhlar derine birbirini kesen satıhlara iner. Ermenek Sare Hatun (12.Asır) minberlerinde yan aynalıklardaki geometrik kafesin iç dolguları Aksaray Ulu Camisi minberinde pabuçluk kısmının etrafındaki bordürde ucu volütlü yarım palmetlerin teknikte işlendiği dikkatleri çeker.Abbasi halifelerinden 9. asırda kurduğu Samarra şehri stuk tezyinatının büyük bir kısmında görülen ve Orta Asya hayvan üslubunun tekniği olduğu için Samarra’da önemli bir unsur teşkil eden rağbet bulmuştur. Prof..R. Ettinghausen, ilgi çekici ve etraflı bir teknik yazısında, mail kesimin Irak, Suriye, İran, Mısır, Filistin, Afganistan, Anadolu ve Kuzey Afrika’da 10-14, asra kadar uzanan çeşitli örneklerini göstermiştir. Bu üslubun geçirdiği safha ve değişimleri de izah etmiştir. Prof. Ettinghausen Anadolu’dan örnek olarak, bugün Ankara Etnografya müzesinde bulunan Malatya Ulu Camii Mimberini vermektedir.Malatya Ulu Camii Mimberine birkaç Anadolu mimberini daha katmak mümkündür. Samarra mail kesim üslubunu en saf bir şekilde aksettiren ve sathi işleniş, motifler arasında meydana gelen tamamlayıcı şekillerle bu üsluba en yakın örnek ise, şimdilik taş üzerinde tek örnek olarak bilinen Konya Surunun şöhretli (melek) figürlerinin başındaki taçtır. Bu desende zemin diye bir şey kalmamıştır. Zemin tamamlayıcı şekiller halinde desene katılmıştır.
Bütün bu eserler 12. asra Anadolu Selçuklu sanatına aittir. Anadolu’da bu devirde Samarra mail kesim üslubunu kendine has bir tarzda geliştiren ve oldukça kapalı bir bütün teşkil eden bir ağaç oymacılığı üslubu olduğu tahmin edilebiliyor. Misallerin çoğaltılarak bu üslubun bütün özellikleri ile ortaya çıkıp tanınması çok arzu edilen bir çalışma olacaktır.
3. Tabii Şekil Oymacılığı: Bu tür oymacılık daha ziyade heykel traşçılığa girmektedir.(Üç boyutlu oyma;heykel, kaşık, müzik aleti gibi yontular).En güç ağaç oyma tekniğidir. Tabii şekil oyması yapabilmek için yeteri kadar anatomi ve biyoloji bilgisine sahip olmak şarttır. Çünkü bu oyma, bir heykel oymacılığı demektir. İşlenecek konu tabiattaki şekline uygun karakter ve canlılıktadır. Üç ölçüsü de mevcuttur.
Kadim
Devletlerinden Asurlular ve Mısırlılardan yirminci asra kadar uzun asırlar
içinde sanatkarlar devlet büyüklerinin saraylarını mobilyalarını şahlarına
uyacak şekilde süsleyebilmek kaygısı içinde bu tekniği imkan nispetinde
kullanmışlardır. Örneğin eski mısır sandalyesinde çeşitli hayvan ve insan başlı
ayaklar, mobilya tacı olarak kral ve kraliçenin heykelleri, çeşitli harp sahneleri
bu devirde gördüğünüz gibi bundan sonraki devirlerde de mobilya ve mimaride
sütun başlıkları insan şeklindeki sütunlar (Karyetit) dini ve çeşitli mitolojik
sahneler çok işlenmiş olduğundan bugün bile zengin sanatseverlerin evinde ve
müzelerdeki tarihi mobilyalarda görmekteyiz.
4. Makine Oymacılığı: El oymacılığının uzun zaman alması ve maliyetinin yüksek olmasından dolayı bu sahada da makineleşmeye gidilmiştir.
a. Kopya
(Pantograf) makinesinde yapılan oyma:
İstenilen
oyma şekli kalıp yardımıyla Pantograf makinesi ile yüzeye işlenmektedir. Kısa
zamanda daha çok oyma işi gerçekleşmektedir. Son zamanlarda gelişmiş
bilgisayarlı Pantograf makinelerini görmekteyiz.
b. Baskı
(Pres) oymacılık :
Oyma
şekilleri makinenin oyulacak yerleri presleyip ezmesiyle meydana gelmektedir.
Şekiller yüksekte oyulacak kısım derinde kalır. Pres oyma metoduyla aplik
şeklinde çiçek yaprak vb. şekillerde üretilmektedir. Bu motifler istenilen
yüzeylere çivi veya tutkalla monte edilebilir.
5. Plastik Oymalar: Özel döküm polyesteriyle yapılan oymalardır. Ayrı bir ustalık isteyen iştir. Piyasada bu sahada çalışan sanayi kolları bulunmaktadır. Başlı başına bir sektördür. Plastik oymaların yapılışı aşağıdaki gibidir:
Önce ağaç
üzerine şekil oyulur, oyulan bu şekil kalıp olarak kullanılır, şeklin düzgün
çıkması için oyulan kalıp verniklenir. Vernik kuruduktan sonra üzerine kalıp
ayırıcı sürülür. Daha sonra hazırlanmış döküm polyesteri karışımı kalıp üzerine
dökülür. Belli bir süre sonra kalıptan ayrılır. Kalıptan ayrılan polyesterden
elde edilen şekil bizim esas kalıbımızdır. Ayırma sırasında bozulan yerler
varsa tamir edilerek kalıp kullanılmaya hazır hale getirilir. Esas kalıbın
üzerine kalıp ayırıcı sürülür belli bir süre sonra üzerine hazırlanmış olan
döküm polyesteri dökülür. Polyester cam elyafı ile takviye edilebilir. Bu
şekilde daha dayanıklı ve sağlam olur. Polyesterin donmasından belli bir süre
sonra sökülür. Böylece istenilen şekil elde edilmiş olur.
Ahşap Oyma
Sanatında Kullanılan İşleme Teknikleri
Kakma:
Kakmacılık Oyulabilecek nitelikteki herhangi bir malzeme üzerine, istenilen
şekillerde oyarak açılan yuvalara, diğer bir maddeden oyulan şeklin aynısından
kesilmiş parçaların kakarak yerleştirilmesi işi. Tahtanın bazı kısımlarını oyarak
bu oyulan kısımlara daha kıymetli başka bir madenden veya maddeden oyulan şekle
göre kesilmiş parçaların gömülmesi suretiyle kakma işi gerçekleşir.Üzerinde
kakma olan eserler, vazifelerine göre mimari yapılarda yer alırlar. Bir camide
kapı kanatları, pencere kanatları, minber, kürsü, rahle gibi ahşap kısımlarda
tahta üzerine sedef, fildişi, bağa kakma olarak görüldüğü gibi; yine minber,
mihrap, kürsü ve duvarlarda mermer veya taş üzerine aynı maddenin diğer
renkleri veya başka maddeler kakılarak yapılmış işler de görmek
mümkündür.Eskiden tabaka, çubuk, baston gibi bazı eşyalar hep kakma ile
süslenirdi. Kakma çeşitlerine göre bunlara, altın, gümüş, sedef veya fildişi
kakmalı denilirdi. Bıçak, kılıç, kama, kalkan ve tüfek gibi silahların da
üzerine altın kakma ile süsler yapılırdı.
Boyama
Kündekâriz
Kabartma-oyma,
Kafes: (Afur
Tekniği): Bilhassa minberlerin korkuluk, bazen de taç kısımlarında görülen bu
teknik, ahşap kirişlerin geometrik üçgenler, yıldızlar vb. meydana getirecek
şekilde bir araya çakılması ile elde edilir. Bu ahşap işçiliği de iki grupta
toplamak mümkündür.
*Sade Kafes
Tekniği: Bu örnekler daha yaygındır. Çatma kafesin arasına süsleyici başka bir
parça katılmaz. Ankara kızılbey, Aslanhane, Ahielvan, Beyşehir Eşrafoğlu, Birgi
Ulu Camisi, Mimber korkuluklarında, Ürgüp Taşkınpaşa Mimberi Aynalığında,
Kayseri Lala Paşa Camisi Yan aynalıklarında bu tekniğe ait çeşitli örnekler
görmekteyiz
*Arası Dolgulu Kafes Tekniği: Bu grup kafes işçiliğinde ahşap kirişlerin arasına içi arabesk dolgulu çokgenler, yıldızlar girer. Böylece kafesler daha zengin bir görünüm kazanır. Ankara Alaattin, Divriği Ulu, Kayseri Huand Hatun, Çorum Ulu Camisi Korkuluğunda çokgenlerin içiçe girmesi ile daha zengin bir kompozisyon mevcuttur.
Kaplama-Yakma
Oymacılıkta Süsleme Şekilleri ve Çizimleri:
Oyma
yapılacak Formun Hazırlanması:
Şekil kağıt
üzerine ince ayrıntılarına kadar çizilir, çizim ince uçlu kalem ile
yapılmalıdır. Oymacılıkta ön hazırlık işlemleri;
a: çizilen
resmin üzerine gölgeler vererek yapılacak oymanın derinlikleri belirtilmelidir.
Gölgenin koyuluğu derinliği belirler.
b.
Gerektiğinde bazı kısımların detayı çizilmelidir.
c. Şekil
örneği alçı ve benzeri malzemeler üzerine önceden yapılmalıdır.
d. Oymayı
yapacak amatör kişi oyma kalemlerini, kullanma yerlerini ve oyma yöntemlerini
iyi bilmelidir.
Oyma
İşlerinde Markalama:
Markalama
metre, gönye, pergel, kalem, çizecek vb. aletlerin yardımı ile yapılır. Oyma
yapılacak şekil ahşap üzerine çizilmeden bu aletlerin yardımıyla kağıt yada
karton üzerine çizilir. Kağıt yada karton üzerindeki resim karbon kağıdı ile
malzeme üzerine aktarılır. Seri işlerin markalanmasında karton kullanılır.
Gerekli markalama yerleri belirlenir, gereksiz yerler boşaltılır böylece bir
şablon oluşturulur. Şablonu çıkarılan form işlenecek malzeme üzerine tespit
edilir. İnce uçlu bir kalemle veya çizecekle markalama yapılır.
Oymacılıkta
Bezeme ve Bezeme Şekilleri:
Herhangi bir
şeyi süslemek için onun yüzeyine yapılan düz veya kabartma boyalı veya boyasız
şekillerin bir araya gelmesinden oluşan terkibe Bezeme denir. Bu terkibin
parçalarına da Bezeme Motifi denir.
Bezeme şekilleri şunlardı
a. Aynı
şeklin yan yana tekrarı
b.
Motiflerin birer ara ile tekrarı
c. Aynı
şeklin simetrik olarak tekrarı
d.
Motiflerin Büyütülmesi veya Küçültülmesi
e.
Motiflerin birbirine girift olarak karışması
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder